
Tolga Güleç, “Ben bir kitap okumaya başladım Ceyda” diyerek hayatında yaşadığı dönüşümü paylaşıyor. Peki, sadece bir kitapla hayatımız değişebilir mi? Eğer hayalleriniz bir türlü gerçek olmuyorsa ya da sürekli aynı mutsuzluk döngüsünde sıkışıp kaldıysanız, belki de aradığınız cevap Pierre Franckh’ın Rezonans Kanunu kitabında gizlidir. Yazar, bu kanunun hayatın sırlarını açığa çıkardığını savunuyor.
Bu yazıda, son zamanların en çok konuşulan kitaplarından biri olan Rezonans Kanununu ele alacağız. Özellikle Jim Carrey’nin bu konudaki ilham verici 10 milyon dolar hikayesini de inceleyeceğiz. Gerçekten inandığımızda her şey mümkün olabilir mi, yoksa bu sadece bir masal mı? Kaderimizi belirleyen beynimiz mi yoksa kalbimizdeki inançlar mı?
Öncelikle rezonans kavramını anlamak önemli. Fizikte rezonans, bir sistemin belirli bir frekansta enerji aldığında o frekansta titreşim gösterme eğilimidir. Peki, düşüncelerimiz ve duygularımız da bu şekilde titreşiyor mu? Eğer içsel enerjimiz belirli bir frekansta titreşiyorsa, bu frekansın evrende yankı bulup benzer frekanslarla buluşması mümkün müdür?
Yazar, düşüncelerimizin ve duygularımızın hayatımız üzerinde büyük bir etkisi olduğunu iddia ediyor. Eğer rezonansa ya da olumlu düşüncelerin hayatı pozitif etkilediğine inanmıyorsanız, bu düşüncelerin etkili olmasını nasıl bekleyebilirsiniz? Düşüncelerimizin gücüne inanmadığımızda bu gücü kullanamıyoruz, bu da beklentilerimizin gerçekleşmemesine neden olabilir.
Rezonans kanunu, eğer inanırsak, düşüncelerimizin enerjisinin evrende karşılık bulmasına olanak tanır. Bazı kavramlar kişisel gelişim alanında içi boşaltılsa da, bu konudaki ön yargıları kırmak önemli. Jim Carrey’nin ilham verici hikayesine göz attığımızda, zihnimizde canlandırdığımız hayallerin gerçeğe dönüşme potansiyelini görüyoruz.
Bilim, zihin ve beden arasındaki güçlü bağı kabul ediyor. Pozitif düşünce, iyileşme süreçlerini hızlandırırken, olumsuz düşünceler ise sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Rezonans kanunu, düşüncelerimizin ve duygularımızın yalnızca içsel dünyamızda kalmadığını, çevremizdeki olayları ve insanları da etkilediğini savunuyor.
Düşüncelerimizi değiştirerek, hayatımızda istediğimiz değişiklikleri başlatabiliriz. Pozitif bir bakış açısıyla güne başlamak, karşılaştığımız zorluklara daha yapıcı bir şekilde yaklaşmamıza yardımcı olabilir. Dolayısıyla, nasıl bir rezonans alanı oluşturduğunuzun farkında olmalısınız.
Sonuç olarak, rezonans kanunu, hayatımızın kontrolünü ele almanın ve düşüncelerimizi bilinçli bir şekilde yönetmenin önemini vurguluyor. Her büyük değişim, küçük bir adımla başlar. Düşüncelerinizi değiştirerek, dünyanızı değiştirebilirsiniz.